Göbeklitepe veya Göbekli Tepe
Göbeklitepe veya Göbekli Tepe, Şanlıurfa (halk arasında Urfa) şehir merkezinin yaklaşık 12 kilometre kuzeydoğusunda, Örencik Köyü yakınlarındaki Germuş Dağları üzerinde deniz seviyesinden 760 m yukarıda, 300 m çapında 15 m yüksekliğinde yaklaşık 587 hektarlık bir alana yayılan bir arkeolojik sitenin Türkçe adı olup, avcı-toplayıcı mimarisinin bilinen en eski dini kompleks olduğu iddia edilmektedir. Göbeklitepe, 1 Temmuz 2018 tarihinde Bahreyn, Manama’da gerçekleşen Dünya Miras Komitesi 42. oturumunda Türkiye’den listeye giren 18. kültürel miras alanı olarak, Dünya Miras Listesi’nin on kriterinden i, ii ve iv olmak üzere üçünü yerine getirerek UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alınmıştır.
Neden Önemli?
Alman arkeolog Prof. Klaus Schmidt (1953-2014), eşi arkeolog Çiğdem Köksal-Schmidt’inde dahil olduğu ekibi, 1994 yılında Göbeklitepe adı
verilen yerde arkeologların Taş devri insanı hakkında düşünme şeklini değiştirmeye devam eden bir avuç bulgu ortaya çıkardılar. Bu alan 11.500 yıl öncesine yani Taş Devri’nin sonuna kadar uzanıyor. Bugüne dek baskın olan anlayış, bu süre zarfında, avcı-toplayıcıların sürekli dolaştığı ve bir yere asla yerleşmediği şeklindeydi. Araştırmacılar, en eski anıtsal mimarinin ancak tarımdan sonra mümkün olduğunu düşünüyordu. Neolitik dönemdeki toplumların küçük avcı-toplayıcı gruplar halinde örgütlendiğine ve ilk karmaşık dini uygulamaların zaten tarıma hâkim olan gruplar tarafından geliştirildiğine inanıyorlardı. Bununla birlikte, sanat ve mimari açısından karmaşık detaylara sahip Göbeklitepe’nin bulunması bu görüşün sorgulanmasına sebep olmuştur. İlginç bir detay olarak bir yerleşimin en temel gereksinimlerinden biri olan temiz su kaynaklarına da uzak olması da sitenin gizemini arttırmaktaydı. Henüz metal aletler geliştirmemiş atalarımızca inşa edilen Göbeklitepe’nin kalıntıları oymalarıyla süslü T şeklinde büyük sütunlar, büyük taş halkalar ve dini öneme sahip olduğu sanılan veya iddia edilen çok sayıda dikdörtgen odadan oluşmaktadır.
Dünyanın En eski Tapınağı
Schmidt bir söyleşisinde “Bu, insanoğlu tarafından inşa edilen ilk kutsal yer” sözleriyle Göbeklitepe’nin insanoğlunun inşa ettiği en eski dini kompleks olduğunu, avcılık ve yabani tahıl hasadıyla ilişkili olabileceğini ve çevresinin zamanında cennete benzediğini iddia etmiştir. Göbeklitepe, Amerikalı arkeolog James Henry Breasted (1865-1935) tarafından “bereketli hilal” olarak adlandırılan ve Basra Körfezi’nden günümüzdeki Lübnan, İsrail, Ürdün ve Mısır’a kadar uzanan ılıman iklimli ekilebilir alanın kuzey ucunda buluyordu. Burası Afrika ve Levant’tan avcı-toplayıcıları çekiyordu. Schmidt ve ekibi ceylanlar, kızıl geyik, yaban domuzu, keçi, koyun ve öküz gibi vahşi hayvanların kemiklerini, ayrıca alanın etrafına dağılmış akbaba ve ördek gibi bir düzine farklı kuş türünü bulmuşlardır. Bu hayvanların çoğu, bölgedeki heykel ve kabartmalarda tasvir edilmiştir. Burada gerçekleştirilmiş dini uygulamalar hakkında hala anlamadığımız çok şey olsa da Schmidt taşlardaki hayvan imgeleri için “muhtemelen avcı-toplayıcı din ve inanç hikayelerini göstermektedir” demiştir.
Schmidt, insanların tepenin zirvesinde kalıcı olarak yaşadığına dair hiçbir kanıt bulamadığı için, buranın, insanlığın ilk katedrali daha önce
görülmemiş bir ölçekte ibadet yeri olduğuna inanmaktadır. Ona göre bu odalarda kimse yaşamıyor, çeşitli ritüeller için kullanılıyorlardı. Buna karşın avcı toplayıcıların benzer büyük anıtlar inşa ettiğine dair hiçbir kanıt bulunmamıştır. Sitenin hemen yakınlarında bulunan Karaca Dağı’nda bir zamanlar tahıl ekildiği inanılmaktadır. MÖ 8000 civarında sitenin toprakla dolduğu ve gizemli bir şekilde terk edildiği anlaşılmıştır ki bu durumun sebebi tarım ve hayvancılıkla uğraşmaya başlayan toplulukların dağlık alanlar yerine vadi içlerini, daha bereketli topraklara sahip bölgeleri tercih etmesi olarak düşünülebilir.
Bulunması
Göbeklitepe ilk olarak 1960’larda Chicago Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi antropologları tarafından incelenmiş, höyüğün terk edilmiş bir Ortaçağ mezarlığından başka bir şey olmadığını varsayarak bölgeden ayrılmışlardır. 1994 yılında, Schmidt bölgedeki tarih öncesi yerler hakkında kendi araştırması üzerinde çalışıyordı. Chicago Üniversitesi araştırmacılarının raporundaki taşlarla çevrili tepenin varlığını öğrendikten sonra, oraya kendisi gitmeye karar verdi ki yanında Türk arkeolog Murat Akman’da bulunmaktaydı. Kendi ifadesine göre Göbeklitepe’yi ilk gördüğü andan itibaren, olağanüstü bir şeyler olduğunu anlamıştır. 1995’te İstanbul Alman Arkeoloji Enstitüsü (DAI) Eski Müdürü Harald Hauptmann ve Urfa Müzesi’nden Adnan Mısır’ın desteğini gören Schmidt, Türk-Alman ortak çalışmasına “Urfa Projesi” adını vermiştir. Yine 1995’te Schmidt’in de mezun olduğu, Heidelberg Üniversitesi ile ünlü, Heidelberg şehrinde projeye destek vermek üzere ArcaeNova isimli bir dernek de kurulmuştur. Schmidt bir yıl sonra beş meslektaşı ile geri döndü ve yüzeye çok yakın gömülü ilk megalitleri ortaya çıkardılar. 2006’ya dek, Şanlıurfa Müze Müdürlüğü başkanlığında, Alman Arkeoloji Enstitüsü ile birlikte yürütülen kazılar, 2007’den itibaren Bakanlar Kurulu Kararlı Kazı statüsünde devam etmiştir.
Bulunduktan Sonra
Arkeologlar daha derine indikçe, daireler halinde düzenlenmiş sütunları ortaya çıkardılar. Ancak ekip, ocak, ev veya çöp çukuru gibi hiçbir yerleşim yeri belirtisi bulamadı. Buna karşın arkeologlar taş çekiçleri ve bıçakları dahil alet kullanımının kanıtını bulmuşlar, karbon testlerine MÖ 9000’li yıllara denk gelmişlerdi. Kimilerince Türk Stonehenge’i olarak adlandırılan Göbeklitepe yakınlarındaki Urfa Müzesi’nin küratörlüğünü yapan Hassan Karabulut’un “dünyanın en önemli anıtlarından biri” olduğunu ifade etmiştir ki gerçekten de Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı Urfa’nın yeni hazinesine büyük önem vermektedir. Schmidt, doktora tezini 1999 yılında Erlangen-Nürnberg Üniversitesi’nde tamamlamış, 2001’de, Berlin’de yer alan Alman Arkeoloji Enstitüsü’nün “Orient Department” isimli Doğu üzerine çalışmalar yürüten bölümünde, araştırmacı eğitmen (wissenschaftlicher referent) olarak çalışmaya başlamış, 2014 yılında vefat edene dek bruadaki görevini sürdürmüştür. Göbekli Tepe hakkındaki ilk kitap çalışması Almanya’da 2006’da “Sie bauten die ersten Tempel” adıyla Türkiye’de ise 2007’de “Taş Çağı Avcılarının Gizemli Kutsal Alanı Göbekli Tepe-En Eski Tapınağı Yapanlar”adlarıyla yayınlanmıştır. Göbekli Tepe Dünya Miras Alanında hala sürdürülen kazı ve araştırma çalışmaları, Alman Araştırma Fonu’nun (Deutsche Forschungsgemeinschaft) “Yukarı Mezopotamya’nın Prehistorik Toplulukları ve Besin Ekonomileri” (The Prehistoric Societies of Upper Mesopotamia and their Subsistence – EI438/12-3 – PE) başlıklı uzun erimli projesi kapsamında maddi destek almaktadır.
Kaynakça
Andrew Curry. Gobekli Tepe: The World’s First Temple?. Smitsonian Mahazine. November 2008
Özaltın, Zeynep. ‘Göbekli Tepe: Medeniyetin yapı taşları’ https://t24.com.tr/k24/yazi/gobekli-tepe,1882 (26 Temmuz 2018)
Özdoğan, Mehmet, 2010, “Transition from the Round Plan to Rectangular – Reconsidering the Evidence of Çayönü”, Neolithic and Chalcolithic Archaeology in Eurasia: Building Techniques and Spatial Organisation, (ed.) Dragoş Gheorghiu, International Union for Prehistoric and Protohistoric Sciences. Proceedings of the XV World Congress (Lizbon, 4-9 Eylül 2006), BAR International Series 2097, Archaeopress, Oxford, ss.29-34.
Sandra Scham. The World’s First Temple. Archaeological Institute of America. Volume 61 Number 6, November/December 2008
Schmidt, Klaus, 1995, “Investigations in the Upper Mesopotamian Early Neolithic: Göbekli Tepe and Gürcütepe”, Neo-Lithics, sayı:2/95, ss.9-10.
Schmidt, Klaus, 1997, “News from the Hilly Flanks” Zum Forschungsstand des obermesopotamischen Frühneolithikums, Archäologisches Korrespondenzblatt Nachrichtenblatt, sayı:2/1, ss.70-79. Schmidt, Klaus, 2006, Sie bauten die ersten Tempel. Das rätselhafte Heiligtum der Steinzeitjäger, (ed.) C. H. Beck, Münih.
Schmidt, Klaus, 1998, “Beyond Daily Bread: Evidence of Early Neolithic Ritual from Göbekli Tepe”, Neo-Lithics, sayı:2/98, ss.1-5. Schmidt, Klaus, 2001, “Göbekli Tepe and the Early Neolithic Sites of the Urfa Region: a Synopsis of New Results and Current Views”, Neo-Lithics, sayı:1/1, ss.9-11.
Schmidt, Klaus, 2000, “Zuerst kam der Tempel, dann die Stadt Vorläufiger Bericht zu den Grabungen am Göbekli Tepe und am Gürçutepe 1995-1999”, Istanbuler Mitteilungen, sayı:50, ss.5-41. Dietrich, Oliver, 2011, “Radiocarbon dating the first temples of Mankind”, Zeitschrift für Orient-Archäologie, sayı:4, ss.12-25.
Schmidt, 2006. Schmidt, Klaus, 2005, ”‘Ritual Centers’ and the Neolithisation of Upper Mesopotamia”, Neo-Lithics, sayı: 2/5, ss.13-21.
“The Criteria for Selection”, whc.unesco.org/en/criteria
Türk arkeolog Murat Akman’da bulunmaktaydı. (yanlış yazım)
Türk arkeolog Murat Akman da bulunmaktaydı. (doğru yazım)